Piyasalar şu anda adeta bir sisin içinde. Bir yanda resesyon çanları çalıyor, diğer yanda büyüme verileri kafaları karıştırıyor. Yatırımcıların yönünü kaybettiği bu gürültülü ortamda, 2008 krizini önceden gören 40 yıllık tecrübe Jim Welsh, kalabalığın baktığı yerin yanlış olduğunu söylüyor.
Welsh’e göre manşetleri süsleyen tartışmalar buzdağının sadece görünen kısmı. Yüzeyin altında ise çok daha sinsi ve yapısal riskler birikiyor. Eğer portföyünüzü sadece “yumuşak iniş” senaryosuna göre hazırladıysanız, bu yazı stratejinizi yeniden gözden geçirmenize neden olabilir.
İşte piyasaların fısıldamaya korktuğu, Welsh’in ezber bozan 4 acı gerçeği.
1. Resesyon Değil, “Seküler Ayı Piyasası” Kâbusu
Herkes “Önümüzdeki 6 ayda resesyon olacak mı?” sorusuna odaklanmış durumda. Welsh’e göre devlet harcamaları ve yapay zeka (AI) yatırımları ekonomiyi kısa vadede ayakta tutabilir. Ancak asıl tehlike bu değil.
Yatırımcıların yüzleşmesi gereken gerçek düşman: Seküler Ayı Piyasası.
Bu kavram, birkaç ay süren bir düşüşü değil; piyasaların yıllarca yerinde saydığı veya reel olarak değer kaybettiği, 2000-2009 veya 1966-1982 benzeri “kayıp yılları” ifade eder.
Kritik Gösterge: S&P 500 endeksi, uzun vadeli regresyon çizgisinin tehlikeli derecede üzerine çıkmış durumda.
Uyarı: Piyasaların “pahalı” olması tek başına bir satış sebebi değildir, ancak zemini o kadar kırılgan hale getirir ki, küçük bir kıvılcım büyük bir yangına dönüşebilir.
2. Ekonominin Aşil Topuğu: “Zengin %10” Tuzağı
Ekonomi neden hala çökmedi? Welsh bu sorunun cevabını “İkiye Bölünmüş Ekonomi” (Bifurcated Economy) kavramıyla veriyor.
Alt %50: Yaşam maliyeti kriziyle boğuşuyor ve harcama kapasitesi tükendi.
Üst %10: Tüm tüketim harcamalarının yaklaşık %50’sini tek başına sırtlıyor.
İşte tehlike burada başlıyor. Fed, yıllardır “Servet Etkisi” yaratarak (borsayı şişirerek) zenginlerin kendilerini iyi hissetmesini ve harcama yapmasını sağladı. Ancak bu kılıç iki keskin uçlu.
Domino Etkisi: Eğer borsa, uzun süreli bir ayı piyasasına girerse, ekonomiyi sırtlayan bu %10′luk kesimin serveti eriyecek. Onlar harcamayı kestiğinde, ekonomiyi tutacak başka kimse kalmayacak. Bu senaryoda işler, Welsh’in tabiriyle “oldukça çirkinleşebilir.”
3. 20 Trilyon Dolarlık Saatli Bomba: Yen Carry Trade
Boğa piyasalarında kimsenin umursamadığı, ancak işler tersine döndüğünde piyasaları altüst eden “arka plan” riskleri vardır. Şu anki en büyük risk: Japon Yeni.
Mekanizma basittir: Yatırımcılar yıllardır faizin sıfır olduğu Japonya’dan bedava Yen borçlanıp, bu parayla ABD hissesi ve tahvili aldı. Buna “Yen Carry Trade” denir. Ancak Japonya’da faizler artmaya başladı:
Japon tahvil faizleri son yılların zirvesinde.
Yen borçlanmak artık pahalılaşıyor.
Yatırımcılar borçlarını kapatmak için ellerindeki ABD varlıklarını satmak zorunda kalıyor.
Yaklaşık 20 Trilyon Dolar büyüklüğünde olduğu tahmin edilen bu pozisyonların çözülmesi, Batı piyasalarında muazzam bir satış baskısı yaratabilir.
4. Altın Her Zaman “Güvenli Liman” Mıdır?
“Kriz çıkarsa altına kaçarım.” Bu, neredeyse her yatırımcının ezberlediği bir cümledir. Ancak Jim Welsh, 2008 krizini hatırlatarak bu ezberi bozuyor.
Gerçek bir likidite krizinde (nakit sıkışıklığında), yatırımcılar neyi satmak istediklerini değil, neyi satabildiklerini satarlar.
Borsa çökerken herkes nakde dönmek ister.
Henüz değer kaybetmemiş olan altın, nakit yaratmak için satılan ilk varlıklardan biri olur.
2008′de hisselerle birlikte altının da sert düşmesi bunun en net kanıtıdır.
Welsh uyarıyor: “Altına en çok ihtiyaç duyduğunuz o panik anında, o da sizi yarı yolda bırakabilir.”
Gürültüyü Değil, Sinyalleri Dinleyin
Jim Welsh’in analizleri bize şunu hatırlatıyor: En büyük finansal felaketler, herkesin konuştuğu manşetlerden değil; Japonya’daki faiz oranları veya servet dağılımındaki dengesizlikler gibi yüzeyin altındaki yapısal kırıklardan gelir.
Mevcut piyasa stratejiniz, sadece “iyi havalar” için mi kurgulandı, yoksa bu tür yapısal fırtınalara karşı bir B planınız var mı?
Peki sizce, Welsh’in bahsettiği bu “seküler ayı piyasası” ihtimali gerçekçi mi? Yoksa teknoloji ve yapay zeka rallisi piyasaları kurtarmaya devam edecek mi? Yorumlarda görüşlerinizi bekliyoruz!