Donald Trump’ın potansiyel Federal Rezerv (Fed) Başkanı adayı olarak Kevin Hasset isminin kulislerde konuşulmaya başlanması, finans dünyasında basit bir atama haberinden çok daha büyük bir sarsıntı yarattı. İlk bakışta politik bir tercih gibi görünen bu hamle, aslında küresel ekonominin kaderini belirleyecek bir dominonun ilk taşı olabilir.
Peki, Hasset’in direksiyona geçmesi yatırımcılar için kısa vadeli bir zafer sarhoşluğu mu, yoksa on yıllarca sürecek bir ekonomik felaketin habercisi mi? Gelin, satır aralarını birlikte okuyalım ve piyasaları nelerin beklediğini analiz edelim.
1. “Zayıf” Bir Fed Başkanı Piyasaların Yeni Gözdesi Olabilir
Finans dünyasında garip bir paradoks vardır: Bazen piyasalar, bağımsız ve güçlü bir lider yerine, yönlendirilmesi kolay bir ismi tercih eder. Benim görüşüme göre Kevin Hasset, Trump’ın yörüngesinde hareket etmeye meyilli, tabiri caizse bir “ıslak battaniye” profili çiziyor.
Normal şartlarda bu bir risk olarak görülse de, şu anki konjonktürde piyasalar tam da böyle birini istiyor olabilir. Neden mi?
Ekonomik Yavaşlama Sinyalleri: İşgücü piyasası soğuyor. ADP verilerindeki 4 haftalık hareketli ortalamaların gerilemesi ( -3.5 seviyeleri), çarkların yavaşladığını gösteriyor.
Raftaki Deflasyon: Resmi enflasyon rakamları ne derse desin, sokağın gerçeği farklı. Target gibi dev perakendecilerde 4K televizyon fiyatlarının 340 dolardan 199 dolara düşmesi, talep eksikliğinin ve gizli deflasyonun en somut kanıtı.
Bu tabloda piyasa, “bağımsızlık” değil, agresif faiz indirimi ve para musluklarını sonuna kadar açacak bir başkan istiyor. Hasset’in gelişi; hisse senetleri, Bitcoin ve emlak gibi riskli varlıklar için “nesiller boyu sürecek bir alım fırsatı” ve kısa vadeli dev bir ralli anlamına gelebilir.
2. Görünmez Tehlike: Yapay Zeka Balonu ve Kredi Riski
Hasset yönetimindeki bir Fed’in piyasaya pompalayacağı paranın gideceği adres bellidir: Ekonominin en popüler ama en borçlu köşesi, yani Yapay Zeka (AI) sektörü.
Burada çok hassas bir denge var. Coreweave gibi şirketlerin hisse senetleri, JP Morgan gibi bankalar nezdinde teminat olarak kabul ediliyor. Ancak tehlike çanları tam da burada çalıyor:
Kritik Uyarı: Eğer bu şirketlerin değerlemeleri düşerse veya bankalar risk algısıyla kredi musluklarını kısarsa, tüm sistem domino taşı gibi devrilebilir.
Borçlanmanın durması, Nvidia gibi devlerin çip satışlarını; bu da tüm AI ekosisteminin büyümesini bir anda durdurabilir. Derecelendirme kuruluşu Fitch, bu riske dair uyarı bayraklarını çoktan çekti. Yatırımcılar için asıl takip edilmesi gereken sinyal, bankaların borç verme iştahındaki ani kesilmeler olacaktır.
3. Enflasyon Bir “Serap” mı? Tehlikeli Oyunun Teorik Kılıfı
Peki, Hasset ve ekibi bu kadar agresif bir para politikasını nasıl meşrulaştıracak? Cevap, “Enflasyon bir seraptır” teorisinde yatıyor.
Bu görüşe göre; şu an yaşadığımız enflasyonun büyük kısmı, konut piyasasındaki eski arz-talep dengesizliklerinden kaynaklanan geçici bir yanılsama. Onlara göre asıl düşman enflasyon değil, resesyon riski.
Bu teori, Fed’in enflasyon endişelerini bir kenara bırakıp faizleri “oldukça hızlı” bir şekilde düşürmesine zemin hazırlıyor. Trump yönetiminin, yaklaşan ekonomik yavaşlamayı durdurmak için bu argümanı bir kalkan olarak kullanması kuvvetle muhtemel.
4. Tarih Tekerrür Eder mi? Arthur Burns Sendromu
Tüm bu parçaları birleştirdiğimizde, karşımıza korkutucu bir tarihsel benzerlik çıkıyor: 1970′ler ve Arthur Burns dönemi.
Kısa vadeli sorunları (yavaşlayan ekonomi) çözmek için para basmak ve enflasyonu hafife almak, geçmişte çok pahalıya patladı. Hasset’in, politik baskılara boyun eğen “omurgasız” bir duruş sergilemesi, bizi Arthur Burns dönemine geri götürebilir.
Burns Hatası: Sağlam bir rotası olmayan, gelen veriye göre savrulan bir Fed yönetimi.
Kontrol altına alınması on yıllar süren, yapışkan ve yıkıcı bir enflasyon dalgası.
Hasset’in kısa vadeli çözümleri, tıpkı o dönemde olduğu gibi, enflasyonu yeniden alevlendirerek ekonomiyi çok daha derin bir krize sürükleme potansiyeli taşıyor.
Hangi Tarafı Seçeceksiniz?
Kevin Hasset’in olası Fed başkanlığı, piyasaları keskin bir yol ayrımına getiriyor.
Bir yanda; faiz indirimleriyle coşacak borsalar ve kripto paralarla dolu kısa vadeli bir cennet. Diğer yanda; yapay zeka balonunu patlatabilecek ve 1970′ler tarzı bir enflasyon sarmalını tetikleyebilecek uzun vadeli bir kâbus.
Yatırımcılar için soru şu: Kısa vadeli kârlar uğruna uzun vadeli istikrarı feda etmeye değer mi?
Sizce Trump’ın bu hamlesi piyasaları kurtaracak mı, yoksa yeni bir krizin fitilini mi ateşleyecek? Yorumlarda görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın!