Stagflasyonun nasıl ortaya çıktığından önce bu kavramın ne anlama geldiğini açıklamak çok daha isabetli olacaktır. Stagflasyon kelimesini etimolojik olarak incelediğimizde kelime kökeni bakımından İngilizce, “Durgunluk” anlamına gelen “Stagnation” ile şişkinlik anlamına gelen “İnflation” kelimelerinin birleşimden oluşmuştur. Ekonomik jargon olarak aktarmak gerekirse ekonomik kriz yaşayan ülkelerde enflasyonun artışı ile birlikte piyasada oluşan durgunluk, işsizlik oranının artması ve fiyatların da aynı anda yükselmesi anlamına gelmektedir.
Dünyada pandemiden önce de pek çok ülkenin ekonomik vaziyeti iç açıcı değildi. Ancak pandemi ile birlikte piyasalardaki daralma, gıdaya ulaşımın zorlaşması, özellikle gelişmekte olan ülkelerin yükselen enflasyon karşısında para biriminde yaşanan düşüşler, stagflasyon kavramının gözle görülür bir hal almasına yol açmıştır. Dünyadaki altın rezervlerindeki azalış, ülkelerin karşılıksız para basması bu durumu iyiden iyiye tetiklemiştir. Tüm bunların üzerine ortaya çıkan savaşlar da bu durumun daha çok ülkeye sıçramasına neden olmuştur. Yüksek enflasyon ve durgunluğun bir arada yaşandığı durumlarda karşımıza çıkan stagflasyon; sektörlerde iflaslara, piyasada işsizliğe, alım gücünün günden güne düşmesine sebebiyet vermektedir. Bununla birlikte ihracatın düşmesi ve ithalatın artmasını da tetiklemektedir. Hele ki ithalata bağımlı olarak yürütülen bir ekonomik modelin içerisindeyse ülkeler, stagflasyonu son derece şiddetli hissedecektirler.
Dünyada ekonomik piyasalarda kullanılan para birimi ABD dolarıdır. Ekonomik buhran olarak nitelendirebileceğimiz bu durumu yaşayan ülkelerde stagflasyon dönemlerinde, para biriminin değerinde oldukça şiddetli bir değer kaybı yaşanacaktır. Pekala, bu değer kaybının ülkede yaşayan, çalışan kişiler açısından ne götürüsü olacaktır? Şöyle ifade etmekte fayda var: Örneğin; bir ülkede yaşıyorsunuz, ülkenizin para biriminin değeri düşmekte ve genel olarak ithalata dayalı bir ekonomik model uygulanıyor. Bu durumda şu tablo ile karşılaşmanız muhtemeldir; ülke olarak dövizle gıda alıyorsunuz, dövizle beyaz eşya alıyorsunuz, dövizle bebek bezi alıyorsunuz, dövizle araba alıyorsunuz ancak maaşınız kendi para biriminiz ile. Dolar her arttığında alacağınız ürünün fiyatı da artmakta lakin maaşınız sabit kalmaktadır. Ve aynı zamanda çalıştığınız kurum ya da kuruluşta alınan malzemeler yapılan harcamalar döviz üzerinden…Bu da işvereninize büyük bir yük bindirmekte. O da iş yerinde işçi çıkarmak durumunda kalacak. Bu durumda işsiz kalabilirsiniz, maaşınızla ihtiyaç ve isteklerinizi karşılayamazsınız bu itibarla yaşam kaliteniz her geçen gün düşüşe geçecektir. İşte size stagflasyon!
Stagflasyonun ülkeler üzerinde yaratacağı ciddi problemler, ülkede yaşayan vatandaşların refah düzeyinin her geçen saat daha da kötüye gitmesine sebebiyet verecektir. Bu duruma çözüm üretmeye çalışan ülkeler, genel olarak merkez bankaları vasıtasıyla faiz arttırımına gitmektedirler. Bu durum enflasyonun bir nebze de olsa düşmesini ya da stabil halde kalmasını sağlayacaktır. İktisat ve ekonomi biliminin genelgeçer kuralları vardır. Faiz arttırımı bunlardan bir tanesidir. Bununla beraber sürekli karşılıksız para basan ülkeler de mevcut pek tabii. Ancak bu stagflasyonu ortadan kaldırmaz daha da arttırır. Günübirlik bir rahatlama sağlasa da orta ve uzun vadede bir balon ekonomisi oluşturacaktır. Her an patlamaya hazır ve bir tufan gibi önüne kattığını götürecektir. Dolayısıyla ülkeler bu duruma uzun vadeli çözümler üretmekle mükelleftir. Çözüm odaklı ekonomik paketler, üretime dayalı ekonomi, maaşların iyileştirilmesi, ihracat rekoltesinin arttırılması bu çözümlerden birkaçı. Kısa zamanda çözüme kavuşacak bir durum değildir stagflasyon. Ancak alınan önlemler, açıklanan ekonomik paketler bu durumun hızının azalmasında etkili olacaktır.
Stagflasyon ülkelerin borç yükünü arttırır. Bu da ülke vatandaşlarına zam olarak yansır. Alım gücünü düşürür kısacası domino taşı etkisi yaratır. Bu durumda yukarıda belirtilen çözümleri gerçekleştirirken aynı zamanda güvenilir bir hukuk sisteminin de tesis edilmesi gerekmektedir. Bunun yurt içi ve yurt dışı yatırımcı açısından önemi büyüktür. Ülkenize yatırımcı çekerek döviz girişi sağlamak istiyorsanız hukuk sisteminizin güçlü olması şarttır. Yatırımcı kendisini güvende hissettiği yere gidecek ve döviz akışını sağlamakla kalmayıp aynı zamanda istihdam da yaratacaktır. Bu da ülkede yaşanan işsizliğin düşüşünde önemli rol oynayacaktır. Aynı zamanda merkez bankanızın da döviz rezervlerinde artış yaratacaktır. Tüm bunlar stagflasyon durumundan çıkmaya yardımcı olacaktır. Sıkı mali politikalar, tasarruf ekonomisi, üretimin arttırılması orta ve uzun vadede rahatlama sağlayacaktır. Ekonomi biliminin rotası takip edildiği takdirde geri dönüşler sağlam ve kalıcı olacaktır.